Blog'a siz de yazın - You can write in the blog

Bu bloga herkes yazı, hikaye gönderebilir, lütfen muhabir@garajistanbul.org'a e-posta gönderin.
Everybody can send their articles, stories to this blog, please send e-mail to muhabir@garajistanbul.org

10 Nisan 2010 Cumartesi

57. Oyun - 57th Play – Berlin



9 Nisan 2010, Cuma, 20.00 – Ballhaus Naunynstrasse, Berlin, Almanya


9 April 2010, Friday, 20.00 – Ballhaus Naunynstrasse, Berlin, Germany


Muhabir, 15 yıldır düzenlenen Diyalog Tiyatro Festivali için Berlin'e davet edildi. Diyalog Tiyatro Festivali Türkiye'den oyunların, konserlerin, dans gösterilerinin ve farklı etkinliklerin davet edildiği, Almanya'da yaşayan Türklerin de işlerini sergiledikleri bir festival. Festivalin sanat yönetmeni 30 yıldan fazla zamandır Almanya'da yaşayan Mürtüz Yolcu. Diyalog’un en temel kuruluş ilkelerinden biri Türkiye ile Almanya arasında bir kültür köprüsü oluşturmak, Türk kültürünü layık olduğu bir şekilde Almanya´da tanıtmak ve ülkeler arasındaki kültür alış verişini yaygınlaştırmak.

Festival Ballhaus Naunynstrasse'de gerçekleştiriliyor. Ballhaus Naunynstrasse Türklerin yoğun olarak yaşadıkları Kreuzberg'de yer alan bir sahne. Adını mekanının eski bir balo salonu olmasından ve sokağından alan mekan bugün Şermin Langhoff yönetiminde, kendi tabiri ile post-migrate bir sanat kurumu olarak etkinliğini sürdürüyor. Langhoff, 2008 yılında Eyalete verdiği teklifle Belediye'ye ait olan Balhaus Naunynstrasse'i farklı bir sanat kurumuna dönüştürürek Berlin sanat sahnesinde önemli bir yere taşımış. Bugün Balhaus bir sanat kurumu olarak Eyalet, Belediye, Kültür Bakanlığı ve özel sektörden destek alarak varlığını sürdürüyor ve %98 doluluk oranları ile seyirci ile buluşuyor. Balhaus'un da Diyalog Festivali'nin de hedef kitlesi Almanya'da yaşayan Türklerle sınırlı değil. Balhaus Almanların da ilgi ile takip ettikleri bir kültür kurumu, Diyalog Festivali de öyle.

Memet Ali Alabora, Selçuk Artut'la birlikte Berlin'e 7 Nisan'da Freiburg'dan geldi. garajistanbul ve Theater Freiburg'un ortak gerçekleştirecekleri “Kabine” projesi için bir haftadır Freiburg'daydılar. Oyunun yönetmenleri Övül Avıran ve Mustafa Avkıran, oyunun asistanı Eren Arıkan ve ışık teknisyeni Turan Tayar 8 Nisan'da Berlin'e vardılar. İlk gün salonda ön hazırlık yapıldı. Memet Ali Alabora birçok radyo ve yayınla röportaj yaptı. Akşam Balhaus'ta ekip içi yapılan ön-açılış partisinin ardından herkes ertesi gün için erken bir saatte dinlenmeye çekildi.


9 Nisan sabah 10.00'dan oyun saatine kadar hazırlıkla geçti. Balhaus eski bir balo salonundan dönüştürülmüş, teknik kapasitesi son derece iyi olan bir sahne. Çağdaş sahneleme için her defasında yeniden tasarlanabilecek yapısı ile tasarımcılara farklı imkanlar sunuyor. Tavan yüksekliği de çok elverişli. Bir de içinde Alman yapımı, eski bir grand Steinway piyano var.

Oyuna ilgi çok fazla olduğundan maksimum seviyede ek sandalye koyulmaya çalışıldı. Hatta sandalyelerin yetmediği yerlerde taburelerle aralar doldurularak, seyirci dışarıda bırakılmamaya çalışıldı. Seyircinin ilgi ve keyifle izlediği, reaksiyonları ile katıldığı bir oyun oldu. Oyunun bitiminde seyirci dakikalarca alkışladı.

Oyunun ardından tiyatronun barında yapılan açılış partisinde, Freiburg'daki oyundan sonra olduğu gibi yine DJ İpek çaldı. Eğlence geç saatlere kadar sürdü.



Muhabir was invited to Berlin for the 15 year old Diyalog Festival. Diyalog Theater Festival is a festival where plays, concerts, dance performances and different events from Turkey are performed together with the works of the Turkish people living in Germany. The artistic director of the festival is Mürtüz Yolcu who lives Germany over 30 years. One of the most dominant founding principle of Diyalog is to build a cultural bridge between Turkey and Germany; to promote Turkish culture in Germany and to increase the cultural exchange between the two countries.

The festival is taking place in Ballhaus Naunynstrasse. The venue is located in Kreuzberg where the Turkish community is mostly inhabited. The name is coming from the venue's being a ball room before and the name of the street where it is located. It is managed by Artistic Director Şermin Langhoff as a – with her description – post-migrate cultural institution. Langhoff transformed Ballhaus Naunynstrasse which is owned by the municipality to an important cultural institution in Berlin art scene by giving a proposition to the State. Today with a 98% audience percentage Balhaus is cultural institution supported by the State, Municipality, Ministry of Culture and private sector. The target audience of both Balhaus and Diyalog Festival is not limited with the Turkish people living in Germany. Balhaus is a cultural institution which Germans also follow as well as Diyalog Festival is.

Together with Selçuk Artut, Memet Ali Alabora arrived in Berlin on 7th of April from Freiburg. They were in Freiburg for a week for “Cabinet” project which is co-production of garajistanbul and Theater Freiburg. The directors of the play Övül Avkıran and Mustafa Avkıran, the assistant of the play Eren Arıkan and the lighting technician Turan Tayar arrived on 8th. The first day, preparation was made at the stage. Memet Ali Alabora made many interviews with radios and press. After the internal pre-party at Balhaus, the team went for a rest for the other day.

Beginning from 10.00 until the play, everybody was involved in the set-up. Balhaus is a technically very efficient venue which was transformed from an old ball room. It offers many possibilities to designers with its re-designable structure which is typical to contemporary performance. The height of the ceiling is sufficient. And there is German made old grand Steinway piano in the venue

Maximum amount of extra chairs were put in because of the interesting to the play was very much. Even extra stools were put in few empty spaces left in order not to leave anyone outside. The audience loved the play, at the end they applauded for minutes.

In the after-party DJ İpek played the music and enjoyed people until late midnight who was also at the after-party in Freiburg when Reporter was staged there.

27 Şubat 2010 Cumartesi

56. Oyun - 56th Play – Demirci











26 Şubat 2010, Cuma, 19.30 – Şehir Sineması, Demirci, Manisa, Türkiye

26 February 2010, Friday, 19.30 – City Cinema, Demirci, Manisa, Turkey


3,5 saatlik virajlı vir yolculuğun ardından ekip Demirci'ye vardı. Demirci Manisa'nın en uzak ilçesi. Yolda Demirköprü bara jından ve Sart Harabelerinden geçtiler. Sart Harabeleri Lidya Medeniyeti'nden kalma. Burası Lidya'nın başkentiymiş.

Ekip önce Celal Bayar Üniversitesi Demirci Eğitim Fakültesi'nde yemek yedi. Demirci'ye Üniversite'nin davetlyle gidilmişti. Ekip bir an önce oyunun oynanacağı sinema salonunu görmek istiyordu, çünkü anladıklarına göre sinemada oyun oynamak için hiçbir teknik ekipman yoktu.

Yemek biter bitmez sinemaya geçildi. Tahmin edildiğinden daha da kötü bir manzara ile karşılaştılar. 1950'lerde yapılmış sinema salonu 2000 yılında kapandıktan sonra, yeniden açılmış fakat dört ay önce tekrar kapanmıştı. İçeride hiçbir ses ve ışık tertibatı yoktu. Sahne sadece bir yükseltiden ibaretti. Sinema çalışırken, perde olarak sahnenin beyaza boyanmış arka duvarı kullanılmıştı. Sinemanın çoğu oturma yeri muhtemelen ilk yapıldığı zamandan kalma ahşap koltuklardı. Soyunma odaları olarak kullanılan, sahnenin altında yer alan yer rutubetli ve soğuk bir yerdi. Ekibin geleceğinden haberdar yetkililer, ellerinden geleni yaparak sahneyi sildirmiş, soyunma odalarının olduğu yeri de iyice temizletmeye çalışmışlardı.

Övül Avkıran bu manzarayı görünce önce bir durakladı ve bu şartlarda oyunun nasıl oynanabileceğini düşünmeye başladı. Yetkililer ses tertibatının üniversiteden getirilebileceğini söylediler. Bir de iki tane seyyar halojen projektör olduğundan söz ettiler. Salon renkli uzun, çıplak florasan ampullerle aydınlatılıyordu. Övül Avkıran bu florasan ampullerden esinlenerek sahne üzerinde de bunlardan kullanmak istediğini söyledi. Yakında bir elektirikçi bulundu ve beyaz, mavi, yeşil, kırmızı floranslar, duylarına elekrik kablosu bağlanarak seyyar hale getirildi. Övül Avkıran bunları sahnenin çeşitli yerlerinde kullanarak hiçbir teritbatı olmayan sahneye göre spontan bir ışık tasarım yapmış oldu. Bu sırada üniversiteden ses tertibatı ile birlikte iki seyyar halojen projektör getirildi. Halojen projektöri kontrol edebilmek için ilkel bir dimmer sistemi yapılmıştı. Projektörler sahnenin ki tarafına yerleştirildi. Fakat projektörlerin ışığı çok dağılmakta ve görüntüyü etkilemekteydi. Bunun üzerine bakkaldan yemek yapmakta kullanılan alüminyum folyo alındı. Alüminyum folyo halojenin etrafına sarılarak ışığa kapak yapılmış oldu ve dağılması engellendi. Böylece sahne üzerine dağıtılmış renklı florasanlar ve sahnenin yanına koyulan iki halojen projektörle oyunun ışığı hazırlanmış oldu.

Övül Avkıran kurulu bu ışığa göre Memet Ali Alabora ile prova yapmaya başladı. Sahnenin iki yanındaki projektörlerin kontrolünü kendisi aldı. Sahne üzerindeki floransları açma kapatma işini de oyunun dramatik kurgusu içinde Alabora'nın yapmasını istedi. Provada nerelerde açılıp kapanacağına karar verdiler. Ve böylece bir ışık akışı oluşturuldu.

Oyunda yansıtma perdesi olarak sinemanın arka duvarı kullanıldı ve maksimum büyüklükte bir görüntü alındı. Hazırlk oyunun başlamasına bir buçuk saat kala neredeyse bitmişti. Bu sırada sinemanın en dış kapısı önünde oyuna gelen öğrencilerin birikmesiyle bir izdiham yaşandığı haberleri geldi. Memet Ali Alabora öğrencileri sakinleştirmek ve oyunun 19:30'da başlayacağını ve daha fazla yolu tıkamamaları gerektiğini söylemek için kapının önüne çıktı. Bağırış, çağırışlarla Alabora'yı karşılayan öğrenciler, giderlerse yer bulamayacaklarını söyleyip kapının önünde beklemeye devam ettiler.

Oyunu 19:30'da başlatmak için kapılar açıldı. Önce insanlar sakince girmeye başladılar. Fakat bir süre sonra daha büyük bir kalabalık hızla salona girmeye başladı. En sonunda alt katta ve üst katta koridor araları ve sahnenin kenarları dahil adım atacak, hatta kıpırdayacak yer kalmadı. Oyun üniversite tarafından öğrencilere ücretsiz olarak gösterildiğinden kapıda sayım yapılmamıştı Bu yüzden de içeride salonun kapasitesinin çok üstünde insan vardı. Oyunun başlamsı gereken anda heryer insanla doluydu ve bu şartlarda oyuna başlamak imkansızdı. Önce ayaktakilerin bulabildikleri yerlere oturmaları ya da çömelmeleri beklendi. Bu da yeterli olmayınca can güvenliği açısından tehlikeli olduğu, acil bir durumda tahliye imkanı olmadığı için ayakta kalanların çıkması gerektiği anons edildi. Ayaktakileriden bazıları en öndeki seyicilerin önünde yere, kimileri de sahnenin merdivenlerine oturdular. Yüze yakın insan da salondan çıkmak zorunda kaldı. Zaten kapılar açıldığında birçok insan da içeri girememişti.


Ortalık biraz daha sakinleşitikten sonra ve tahliye kapıları kontrol edildikten sonra oyun başladı. Memet Ali Alabora'nın anlattığı birçok komik hikayeye seyirci çok fazla güldü. Fakat oyunda es olan yerlerde seyircinin sessizliğini koruması çok kolay olmuyordu. Onun için Alabora birçok yerde verdiği esleri daha kısa tuttu. Daha önceden prova edilen ışıkların açılıp kapanması oyun boyunca çok güzel işledi ve farklı bir oyun oldu. Seyirci oyunu sonuna kadar ilgiyle izledi. Oyun bittiğinde büyük bir alkış koptu, ama seyirci bir önceki Manisa'da olduğu gibi yine ilk alkışın ardından Alabora'nın kulise gitmesi ile bir tedirginlik yaşadı. Ev sahibi olan Eğitim Fakültesi Dekanı oyundan sonra Alabora'ya çiçek vermek için bütün salonla birlikte bekledi. Kostümü değiştiren Alabora yeniden sahneye geldi. Dekan Yüksel Abalı çiçek taktim edip, kısa bir konuşma yaptı ve gördüğü bu ilgiden dolayı Demirci'ye kısa zamanda Fakülte bünyesinde bir kültür merkezi yapacakları sözünü verdi.

Memet Ali Alabora sahneden indikten sonra, onu bekleyen kalabalıkla fotoğraflar çektirip, imza verdi. Bu yaklaşık bir saat sürdü. Ardınan ekip yine Fakülte'de akşam yemeğini yedi ve Demirci Hisar kaplıcalarındaki tesislerde konakladı. Ertesi gün erkenden İzmir Havaalanı'na yola çıktı.

Demirci bütün ekibi şaşırtan bir Ege ilçesi oldu. Ege'nin orta yerinde, içinde bir fakülte olan, Manisa'ya bağlı bu kadar imkasızlıklarla dolu bir ilçe olabileceğini kimse düşünmemişti. Belki de bu yüzden Demircililer Demirci'yi “Ege'nin Doğu'su” diye adlandırıyorlar.


After a 3,5 hour journey the team arrived in Demirci. Demirci is the farest town of Manisa. They passed through Demirköprü Dam and Sart Ruins. Sart Ruins are from Lydians. This area was the capital of Lydia.

The team had their lunch in Celal Bayar University Demirci Education Faculty. They were invited by the faculty for the play. After the lunch they immediately went to the cinema where the play was going to be played. The cinema was built in 1950s and closed in the beginning of 2000s, then reopened and closed again four months ago. There were no sound and light equipment.

When Övül Avkıran saw the bad conditions, she first stopped and started to think on how to make the performance possible to play. People from the university said that they can bring the sound system from the university. They also mentioned about two halogen projectors. The venue was enlightened with narrow, bare fluorescent lamps. Inspired from those Övül Avkıran said she want to use more of these on stage. An electrician was found nearby and white, blue, green, red fluorescents were prepared which can be plugged separately. Thus, Avkıran made a spontaneous lighting design for the inconvenient conditions of the stage. The sound system and the two halogen projectors were brought from the university. There was a very simple dimmer system in order to control the projectors. Two projectors were placed to the sides of the stage. But the light of the projectors were disseminating and effecting the image. As a solution, cooking aluminum folio was bought from a small market and used as shelters for the light in order to focus it.

With this light design Övül Avkıran started to rehearsal with Memet Ali Alabora. She controlled the two projectors and made Alabora control the fluorescents during the play.

The doors were opened at 19.30. First everything seemed normal but after a while an excited crowd entered the venue. In a few minutes there wasn't any space left, not just on the seats but corridors, aisles and even on the stairs to the stage. The announcements were made to make the standing people leave the venue. Because otherwise it would be dangerous to evacuate people in a situation of danger. More than hundred people had to stay outside the venue.

After all the audience settled somehow the play started. The audience had big reactions to most of the funny stories Memet Ali Alabora told. But they couldn't keep the silence in most of the pauses, so Alabora had to shorten many pauses during the play. The audience watched the play in great attention. There was a big applaud when the play was over. After the play, Dean of the Faculty presented Alabora some flowers and promised the audience to make build a big cultural center for Demirci. The team had the dinner in the Faculty and then spent the night in Demirci Hisar Thermal Spring.

Demirci was a surprising town for all the team. Nobody had thought that there would be such a town with so much impossibilities in the middle of Aegean, owning a Faculty which is a part of Manisa. Maybe that is why people of Demirci calls Demirci as “The East of Aegean”.

26 Şubat 2010 Cuma

55. Oyun - 55th Play – Manisa

25 Şubat 2010, Perşembe, 18.00 – Celal Bayar Üniversitesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi, Manisa, Türkiye

25 February 2010, Thursday, 18.00 – Celal Bayar University Süleymen Demirel Culture Center, Manisa, Turkey


Övül Avkıran, Memet Ali Alabora, Daimi Yılmaz, Turan Tayar ve Eren Arıkan'dan oluşan ekip 24 Şubat gecesi uçakla İzmir'e vardı. Bir saatlik yolculuğun ardından Celal Bayar Üniversitesi Misafirhanesi'ne vardılar. Sabah erken kalkılacağı için herkes hemen odalarına çekildi.

Sabah 9:30'da Kültür Merkezi'e varıldı ve hazırlık başladı. Kültür Merkezi'nin sahnesi üçgen şeklinde bir sahne ve bazı sahne yerleşimlerinde zorlayıcı olabilir. Salonun, ışık ve ses tertibatı yönünden çok güçlü olduğu söylenemez, ama yine de çok kanallı ışık ve ses tertibatı mevcut. Kulis konusunda ciddi bir sıkıntı var. Soyunma odası sahneye bir hayli uzak.


Hazırlıklar öğle saatlerinde büyük oranda bitti. Ekip ünlü Manisa kebabını yemek için yola koyuldu. Manisa'nın en eski kebapçılarından Gülcemal Kebap Salonu'nda yemek yenildi. Yoğurtlu Manisa kebabının ardından bol sakızlı sütlaçların tadı herkesin damağında kaldı. Yemekten sonra Ayn-ı Ali Kahvehanesi'ne gidildi. Mesir macunun malzemeleri ile hazırlanan sultan çayı hem lezzetli, hem de şifa veren bir çay. Kahvehane'nin dekorasyonu da çalan Türk musikisi de ekibin keyifi bir zaman geçirmesini sağladı.

Son hazırlıklar tamamlandıktan sonra ekip seyircinin salona gireceği saati beklemeye başladı. Çoğunluğu öğrencilerden oluşan seyirci 550 kişilik salonun neredeyse tamamını dolduruyordu. Seyirci birçok yerde güldüğü, bir çok yerde de tamamen sessiz kaldığı oyun bittiğinde, alkışlama konusunda tedirginlik yaşadı. İlk alkış, Memet Ali Alabora'nın içeri girmesiyle çabuk kesildi. Ardından seyirciler uzun zaman oyunun bittiğini anlamadan oturdular. Seyircinin tamamı ancak on dakika sonra yerlerinden kalkdılar.

Oyundan sonra birçok öğrenci Memet Ali Alabora ile fotoğraf çektirip, imza istedi. Ekip akşam yemeğini yedikten sonra, misafirhanedeki odalarına geçti. Ertesi sabah erkenden Demirci'ye doğru yol çıkıldı.



The team which consisted of Övül Avkıran, Memet Ali Alabora, Daimi Yılmaz, Turan Tayar and Eren Arıkan arrived at İzmir airport on the night of 24th of February. After an hour journey they reached Celal Bayar University's Guesthouse. They all went to bed immediately because everybody would wake up early in the morning.

They arrived at the Cultural Center at 9:30 and started the preparations. The triangular shape of the stage may be hard for some set-ups. The light and sound equipment is not very efficient, but both have multi-channeled controls. There is a serious problem about the backstage, because the dressing room is downstairs and very far to the stage.

Preparatios were almost over by noon. The team ate the famous Manisa Kebap at one of the oldest restaurant in town, Gülcemal Kebap House. The taste of the sütlaç (rice pudding) with real mastic was wonderful. They went together to Ayn-ı Ali Kahvehane (coffee house) after lunch. This is an old coffee house where Classical Turkish Music is played and they serve sultan tea which is made with the ingredients of “mesir macunu”. “Mesir macunu” is a traditional toffee made from 41 different herbs which is special to Manisa.

After all the set-up was over, the team started to wait for the audience's entrance. Almost all the seats were occupied in the 550 seated venue. Most of the audience were consisted of students. During the play the audience laughed at many parts of the play but also kept a deep silence at some other parts. But at the very end they were curious about the final applause. First they applauded but when Memet Ali Alabora went backstage they stopped immediately. The audience waited at their seats without realizing that the play was over. It was after ten minutes that all the audience left the venue.

Many students had photos with Memet Ali Alabora and wanted autographs. After the dinner, the team went to their rooms In the guest house. The next morning they left for Demirci early in morning.

15 Şubat 2010 Pazartesi

54. Oyun - 54th Play – Freiburg




13 Şubat 2010, Cumartesi, 20.00 – Theater Freiburg, Freiburg, Almanya

13 February 2010, Saturday, 20.00 – Theater Freiburg, Freiburg, Germany

İkinci oyun da birincisi kadar kalabalıktı. Seyirci yine hem Almanya'da yaşayan Türkiye kökenli vatandaşlar, hem de Almanlardan oluşuyordu. Bu oyunda seyircinin oyuna katılımı daha yoğundu. Örneğin seyirci çok daha fazla yerde güldü. Ekip oyundan sonraki mini konsere ve “Bugün Türkiye” başlıklı söyleşiye kalamadı, çünkü sabah saat 5.00'de otelden ayrılıp Basel'deki havaalanına, oradan da İstanbul'a dönmeleri gerekiyordu.

The second play was as crowded as the first. There were again Germans and Turkish people living in Germany. Audiences contribution to the play was better than yesterday. The audience laughed more times than the previous play. The team didn't stay for the mini concert and the debate on “Turkey Now”, because they had o live for Basel Airport at 5.00 from the hotel and to Istanbul from airport.


13 Şubat 2010 Cumartesi

53. Oyun - 53th Play – Freiburg

12 Şubat 2010, Cuma, 20.00 – Theater Freiburg, Freiburg, Almanya

12 February 2010, Friday, 20.00 – Theater Freiburg, Freiburg, Germany

Muhabir yine uzun sayılabilecek bir ara verdi. Oyun üç aydır, yurtdışında da sekiz aydır oynanmıyordu. Oyunun yönetmenleri Mustafa Avkıran, Övül Avkıran, ışık tasarımcısı Yüksel Aymaz, garajistanbul'un uluslararası projeler sorumlusu Simge Gücük ve Memet Ali Alabora'nın karısı Pınar Öğün de turnedeydi. Uzun zaman sonra ekip bu kadar kalabalık olarak turneye çıkmış oldu.

10 Şubat'ta Freiburg'a varan ekip, 11 Şubat'ı prova yaparak geçirdi. Oyun Theater Freiburg'un küçük salonunda oynandı. Salon 15 metre eni olan, her performans için yeniden değiştirielebilecek şekilde tasarlanmış, son derece konforlu bir alan.

Oyuna ilgi büyüktü. Tamamen dolu olan salonda, oyun hem Almanya'da yaşayan Türkiye kökenli vatandaşlar, hem de Alman seyirci tarafından merakla izlendi. Oyunun ardından yapılan söyleşiye seyircinin büyük bir bölümü katıldı.

Övül Avkıran, Mustafa Avkıran ve Memet Ali Alabora'yla seyircinin yaptığı karşılıklı sohbet'te oyunun çıkış fikri, yakın Türkiye tarihi, neden böyle bir oyun seçildiği üzerine konuşuldu. Oyunun ardından Freiburg Tiyatrosu'nun fuayesindeki partide DJ İpek popüler katılanlara çok eğelenceli saatler yaşattı.

Muhabir had a considerably big break again. The play hasn't been played for three months and eight months abroad. The directors of the play Mustafa Avkıran, Övül Avkıran, light designer Yüksel Aymaz, garajistanbul's international projects responsible Simge Gücük and Memet Ali Alabora'a wife Pınar Ogun was all on the tour. After a long time the team was that much crowded in a tour.

The team arrived at 10th and spent the 11th by rehearsing. The play was performed in Theater Freiburg's Small Hall. The venue has a comfortable space which can be transformed for each performance with a 15 meters width.

The audience was full. There were Germans and Turkish people living in Germany. Most of the audience attended the artist talk after the play. The motive for such a play, near Turkish history were discussed in the talk with the directors and the actor. At the after party DJ İpek from Berlin gave an exciting performance.

12 Kasım 2009 Perşembe

42. Oyun - 42nd Play -- 52. Oyun - 52nd Play – İstanbul

42. Oyun - 42nd Play – İstanbul 4 Ekim 2009, Pazar, 20.30 – garajistanbul, İstanbul, Türkiye - 4 October 2009, Sunday, 20.30 – garajistanbul, Istanbul, Turkey - 43. Oyun - 43rd Play – İstanbul 5 Ekim 2009, Pazartesi, 20.30 – garajistanbul, İstanbul, Türkiye - 5 October 2009, Monday, 20.30 – garajistanbul, Istanbul, Turkey 44. Oyun - 44th Play – İstanbul 7 Ekim 2009, Çarşamba, 20.30 – garajistanbul, İstanbul, Türkiye - 7 October 2009, Wednesday, 20.30 – garajistanbul, Istanbul, Turkey 45. Oyun - 45th Play – İstanbul 8 Ekim 2009, Perşembe, 20.30 – garajistanbul, İstanbul, Türkiye - 8 October 2009, Thursday, 20.30 – garajistanbul, Istanbul, Turkey 46. Oyun - 46h Play – İstanbul 9 Ekim 2009, Cuma, 20.30 – garajistanbul, İstanbul, Türkiye - 9 October 2009, Friday, 20.30 – garajistanbul, Istanbul, Turkey 47. Oyun - 47th Play – İstanbul 10 Ekim 2009, Cumartesi, 15.30 – garajistanbul, İstanbul, Türkiye - 10 October 2009, Saturday, 15.30 – garajistanbul, Istanbul, Turkey 48. Oyun - 48th Play – İstanbul 10 Ekim 2009, Cumartesi, 20.30 – garajistanbul, İstanbul, Türkiye - 10 October 2009, Saturday, 20.30 – garajistanbul, Istanbul, Turkey 49. Oyun - 49th Play – İstanbul 12 Ekim 2009, Pazartesi, 20.30 – garajistanbul, İstanbul, Türkiye - 12 October 2009, Monday, 20.30 – garajistanbul, Istanbul, Turkey 50. Oyun - 50th Play – İstanbul 13 Ekim 2009, Salı, 20.30 – garajistanbul, İstanbul, Türkiye - 13 October 2009, Tuesday, 20.30 – garajistanbul, Istanbul, Turkey 51. Oyun - 51st Play – İstanbull 14 Ekim 2009, Çarşamba, 20.30 – garajistanbul, İstanbul, Türkiye - 14 October 2009, Wednesday, 20.30 – garajistanbul, Istanbul, Turkey 52. Oyun - 52nd Play – İstanbul 11 Kasım 2009, Çarşamba, 20.30 – ENKA, İstanbul, Türkiye 11 November 2009, Wednesday, 20.30 – ENKA, Istanbul, Turkey

3 Ekim 2009 Cumartesi

40.,41. Oyun - 40th, 41st Play - İstanbul









3 Ekim 2009, Cumartesi, 15.00 – garajistanbul, İstanbul, Türkiye

3 Ekim 2009, Cumartesi, 20.30 – garajistanbul, İstanbul, Türkiye

4 ay sonra ilk oyun, Muhabir yeniden evinde. 14 Ekim'e kadar sürecek oyunlar serisi başladı. Hazırlıklar tamamlandı, fazla aksilik yaşanmadan oyun bitti. Ubuntu'nun yeni sürümünün ekran seçenekleri değiştiği için projeksiyon görüntüsü ile ilgili ufak bir sorun oldu. Akşamki oyunda hiçbir sorun yaşanmadı.

15.00'deki oyundan sonra 12 Eylül Mektupları sergisi kapsamında Zeynep Tanbay'n dans gösterisi ve mektupların bir çok kadın tarafından okuması yapıldı.






3 October 2009, Saturday, 15.00 – garajistanbul, Istanbul, Turkey

3 October 2009, Saturday, 20.30 – garajistanbul, Istanbul, Turkey

First play after 4 months, Reporter as home again. The series of plays which will last until 14th has started. There wasn't much problems in the play. Because of the new release of Ubuntu a tiny problem occured about the screen settings. There wasn't any problem at night's play

After the at 15.00 play, as part of the 12 September Letters Exhibition, Zeynep Tanbay's short dance performance and letter readings took place.

13 Haziran 2009 Cumartesi

39. Oyun - 39th Play - Viyana









9 Haziran 2009, Pazartesi, 20.00 – brut im Künstlerhaus, Viyana, Avusturya

Akşamki oyuna kadar Viyana'da dolaşan ekip oyun için üç saat önceden salona girdi. Bugünün özel olayı Theater des Augenblinks'in ziyaret edilmesiydi. Sanat Yönetmenliğini Gül Gürses'in yaptığı bu tiyatroda çağdaş gösteri sanatlarının önemli temsilcileri 20 yıldan fazla süredir atölye çalışmaları ve gösteriler yapıyor. Tiyatro, Avusturya devletinin bağımsız sanat kurumlarını destekleme konusunda yaptığı mevzuat değişikliği yüzünden artık destek alamayacak. Bu yüzden de yolculuğuna devam etmeyecek. Mustafa Avkıran 90'ların başında 1,5 yıl bu tiyatroda çalışmış. Uzun süreli ilk yurtdışı deneyimini bu tiyatroda edinmiş.






Akşamki oyunda bir önceki gece olduğu gibi Memet Ali Alabora yine ilk 40 dakikayı İngilizce oynadı. Oyun bir önceki gece gibi doluydu. Oyundan sonra yapılan seyirci söyleşisine çok fazla seyirci kalmamasına rağmen bir saate yakın keyifli bir sohbet yapıldı.

Ertesi gün ekip küçük bir Viyana turu yaptıktan sonra, Türkiye'ye döndü.






9 June 2009, Monday, 20.00 – brut im Künstlerhaus, Vienna, Austria

The team roamed in Vienna until the play and arrived to the venue three hours before the play. The special visit of the day was to Theater des Augenblinks. The leading figures in contemporary performing arts have been performing and making workshops in this theatre for the last 20 years. Gül Gürses is the artistic director. Because of the change in the laws of the Austrian government on financing independent arts organizations, the venue will no longer be supported. So it is decided to close the venue. In the beginning of 90's, Mustafa Avkıran worked in this theatre for 1,5 years, he had his first long experience abroad.

Memet Ali Alabora again played the first 40 minutes in English. It was almost full. Even though, few audience stayed for the artist-talk, it was a warm conversation lasted for nearly an hour.

The team turned back to Turkey after a Vienna tour.


12 Haziran 2009 Cuma

38. Oyun - 38th Play - Viyana



8 Haziran 2009, Pazartesi, 20.00 – brut im Künstlerhaus, Viyana, Avusturya

Ekip 7 Haziran Pazar günü Viyana'ya vardı. Bu turne Muhabir'in en az kişi ile yolculuk yaptığı turne oldu. Ekipte sadece Mustafa Avkıran, Memet Ali Alabora ve oyunun ışık tasarımcısı Yüksel Aymaz vardı. Avkıran ve Alabora sabah, Aymaz da akşam geldi. İlk gün malzemenin sahneye bırakılması ve ertesi günün ışık değerlendirmesinin, oradaki teknik ekiple yapılması ile geçti. İlk günün özel olaylarından biri Viyana'nın ünlü kafesi Café Hawelka'nın ziyaret edilmesiydi. Avkıran ve Alabora, festivalin Türkiye'deki ortağı İKSV'nin yurtdışı projeler sorumlusu Deniz Ova'yla birlikte Viyana'nın en eski kafesinde, kaffee melange içti. Kafenin sahibi Leopold Hawelka 90 yaşına yakın belki de geçmiş ve hala hergün kafeye geliyor.

Muhabir dünyanın en bilinen festivallerinden Wiener Festwochen (Viyana Festivali)'e katılmak için Viyana'ya geldi. Ertesi gün ekip sabahtan başlayarak, mekanda hazırlık yaptı. Önce malzemeler açıldı ve ışık kurulumu yapıldı, sonrasında prova alındı. brut im Künstlerhaus, eski bir müzenin bir bölümü dönüştürülerek yapılmış bir çağdaş gösteri sanatları mekanı. Genişliği ve derinliği fazla değil ama yüksekliği çok elverişli. Hazırlık oyundan hemen önce bitti. Salon neredeyse doluydu. Memet Ali Alabora yurtdışında oynanan bir oyunda ilk kez seyirciye üç farklı dilde (Türkçe, Almanca, İngilizce) kaç kişinin o dili anladığını sordu. Seyircilerin verdiği cevaba göre de oyunun ilk 40 dakikasını İngilizce oynadı. Aynı zamanda Almanca üstyazı da vardı. Yüzde sekseni Avusturyalı olan seyirciler oyunu samimi bir şekilde izlediler. Seyirci oyun boyunca çok katılımcıydı.

Oyundan sonra Mustafa Avkıran ve Memet Ali Alabora, aynı festival kapsamında, çok yakındaki brut im Konzerthaus'da oynanan, Oyun Deposu'nun “Çirkin İnsan Yavrusu”nu izlemeye gitti. O oyunda da salon doluydu. Oyunların sonunda Muhabir'in oynandığı salonun fuayesinde festival, sanatçılar için küçük bir resepsiyon verdi.


8 June 2009, Monday, 20.00 – brut im Künstlerhaus, Vienna, Austria

The team arrived in Vienna on Sunday, 7th of June. This was the tour which Reporter traveled with fewest people. There was only Mustafa Avkiran, Memet Ali Alabora and the lighting designer Yüksel Aymaz in the team. Avkıran and Alabora arrived in the morning, Aymaz at night. The first day, equipments were left to the venue and the lighting set-up were discussed with the technical team of the venue. The special thing of the day was the visit to Café Hawelka. Together with Deniz Ova, international projects responsible of IKSV (Istanbul Culture and Arts Foundation), Avkıran and Alabora had kaffee melange in Vienna's famous, Café Hawelka. The owner of the café, Leopold Hawelka is nearly 90, maybe over. He visits his shop everyday. He was there.


Reporter was in Vienna to perform as part of the Wiener Festwochen (Vienna Festival), which is one of the best known festivals of the world. Next day, the team made the set-up beginning from the morning. First the equipments were unpacked then the lighting was prepared and rehearsal was made. brut in Künstlerhaus is a contemporary performing arts venue which was transformed from a part of an old museum. The width and depth is not much but the height is very efficient. The set-up ended just before the play. The seats were almost full. For the first time in a play performed abroad, Memet Ali Alabora asked the audience in three different languages (Turkish, German, English) about how many people understands each language. According to the answers, he performed the first 40 minutes in English. There were also German surtitles. Eighty percent of the audience were Austrians. The audience watch the play sincerely and attended in most parts.

Mustafa Avkıan and Memet Ali Alabora went to watch “The Ugly Human” by Play Depot from Turkey. The play was also being performed in the same festival in brut im Künstlerhaus which was very near. The seats were also full. The festival gave a little reception for artists in the foyer of the venue where Reporter was performed.