Blog'a siz de yazın - You can write in the blog

Bu bloga herkes yazı, hikaye gönderebilir, lütfen muhabir@garajistanbul.org'a e-posta gönderin.
Everybody can send their articles, stories to this blog, please send e-mail to muhabir@garajistanbul.org

30 Mayıs 2009 Cumartesi

35 Oyun - 35st Play - Diyarbakır





29 Mayıs 2009, Cuma, 19.00 – Diyarbakır Devlet Tiyatrosu, Diyarbakır, Türkiye

Ekip Diyarbakır'a 28 Mayıs sabahı vardı. Kervansaray Otel'e yerleştikten sonra, Diyarbakır'da gezmek için dışarı çıktı. Akşam festival kapsamında gerçekleşen konsere gitti. Ertesi sabah ekip Devlet Tiyatrosu Sahnesi'ne geçti ve hazırlıklara başladı. Öğlen olmadan Memet Ali Alabora da ekibe katıldı. Alabora, Goethe Institut ve Anadolu Kültür oraklığı ile düzenlenen, Avrupa Birliği destekli bir proje kapsamında Şanlıurfa'daydı ve oradan Diyarbakır'a geldi. Şanlıurfa'daki etkinlikte bir Alman (Hans-Ulrich Treichel) ve bir Avusturya'lı (Reneta Welsh) yazarla beraber onların eserlerinden Türkçe bölümleri seyircileri okudu.

Alabora'nın da ekibe katılmasıyla hazırlıklar devam etti. Ekip öğlen bir kolejin provası olduğu için sahneyi onlara bıraktı ve öğle yemeği için Diyarbakır'ın ünlü kaburgacısı Selim Amca'nın yolunu tuttu. Selim Amca'nın birçok şubesi var ve şubelerin hepsinde oğullarından biri duruyor. Saatlerce tencerede pişen içi pirinç dolu kuzu kaburgası dolmalarının sırrını bir tek onlar biliyor.

Yemekten sonra sahneye geçildi ve hazırlıklara devam edildi. Diyarbakır Devlet Tiyatrosu 20. yılını kutuluyor. Sahne çok katlı bir binanın içine inşa edilmiş. Malzeme taşımak oldukça zor. Çok büyük bir sahne değil. Derinliği az ama sofita yüksekliği yeterli. Bunların dışında Devlet Tiyatroları'nda bulunan teknik kapasite burada da mevcut.

Oyun 19.00'da başladı. 9. Diyarbakır Kültür ve Sanat Festivali (9. Mîhrîcana Çand û Hunerê ya Diyarbekirê) kapsamında oynanan oyunla aynı saatte başka festival etkinlikleri de olduğu için katılımın olması gerekenden daha az olduğunu söylediler. Yine de salonun dörtte üçü doluydu. İlgiyle izleyen, gülerek, alkışlayarak ve derin sessizliklere oyuna katılan bir izleyici vardı. Oyunun içinde Güneydoğu'da yaşananlarla ilgili olayların anlatıldığı bölümlerde salondaki ağırlık hissedilebiliyordu. Oyundan sonra ağlayarak salondan çıkan seyirciler vardı. Oyun sonrası ekibin yaptığı röportajlarda kendi hikayelerini paylaşan Diyarbakırlılar etkileyici hikayeler anlattılar.

Ekip oyundan sonra yemeğe gitti. Yemekten sonra ekibin bir kısmını Diyarbakır İnsan Hakları Derneği Başkanı Muharrem Erbey, Ben u Sen Meyhanesine götürdü. Diyarbakırlı yazarların, şairlerin uğrak yeri olan bu salaş meyhanedeki samimi sohbetin ardından Kervansaray Otel'e geçildi. Kervansaray Otel gerçek bir kervansaray. 1500'lerin sonunda İpek Yolu kervanlarının konaklaması için yapılmış büyük bir yapı. 500 yıldır Diyarbakır'a dışarıdan gelenlerin konaklaması için hizmet veriyor.


29 May 2009, Firday, 19.00 – Diyarbakır State Theatre, Diyarbakır, Turkey

The team arrived in Diyarbakır on the 28th. After settling in Kervensaray Hotel, they went for a tour around the city. At night they went to the concert which was part of the festival. The next morning, they went to the State Theatre for set-up. Before noon, Alabora attended the team. Alabora was in Şanlıurfa for an event which was organized by Goethe Institut and Anadolu Culture, funded by the EU. During the event he read parts in Turkish from two writers' works , one from Germany (Hans-Ulrich Treichel) and the other from Austria (Reneta Welsh), together with them.

After Alabora's arrival the set-up went on. Because of a rehearsal of students from a college, the team left the stage for a while and went to have lunch in the famous Selim Amca Restaurant of Diyarbakır. Selim Amca has nearly five branches around the country and in every branch is directed by a son of Selim Amca. Only the sons know the secret of rice stuffed lamb ribs which are cooked for hours.

After the lunch they turned back to the stage and continued the set-up. Diyarbakır State Theatre is celebrating its 20th year. The stage is build in a multi-storey building. Loading the equipments in is hard. It doesn't have big stage. There isn't much depth but the height of the satge is efficient. Apart from these it has the technical capacity of State Theatre Stages.

The play started at 19.00. They said that the number of the audience was less than expected, because there was another event at the same time which was also a part of the 9th Diyarbakır Culture and Art Festival ( 9. Mîhrîcana Çand û Hunerê ya Diyarbekirê ). But three fourth of the venue was full. The audience attended the play by laughing, applauding and sometimes with deep silences. The heavy atmosphere could be felt in the venue while the stories from Southeast where being told in the play. There were audience who left the hall crying after the play. Some of the audience who shared their stories in the interviews told touching stories.

The team went to a dinner after the play. After the dinner Head of Diyarbakır Human Rights Association, Muharrem Erbey took some members of the team to Ben u Sen Restaurant, which is a meeting point for writers, poets from Diyarbakır. Then they went to the hotel. Kervensaray Hotel is a big building which was built at the end of 1500's for the caravans traveling in the Silk Road. It has been serving to the people who comes to Diyarbakır for 500 years.

13 Mayıs 2009 Çarşamba

34 Oyun - 34th Play - Antalya



9 Mayıs 2009, Cumartesi, 20.30 – Devlet Tiyatroları Haşim İşcan Sahnesi, Antalya, Türkiye

Ekip sabah erken kalkmak zorunda olmamanın verdiği rahatlıkla öğlene kadar Ninova Pansiyon'un güzel bahçesinde zaman geçirdi. Bu sırada turnenin en güzel olaylarından biri yaşandı. Kahvaltıda her masaya gidip ısrarla miyavlayan ve bir türlü yüz bulamayan bir kedi doğurmaya başladı. Ekip, altına gazete kağıtları serdi ve doğumu kolaylaştırmaya çalıştı. Onlar pansiyonu terk edene kadar üç yavru doğmuştu. Daha sonradan iki yavrunun daha doğduğunu ve doğumun tamamen sorunsuz geçtiğini gece gelince öğrendiler.

Pansiyondan ayrılan ekip Antalya'nın ünlü tahinli piyazı ve şiş köftesini yemek için 5. Sokak'a gitti. Antalya'daki 5.Sokak'ın garajistanbul ekibi için ayrı bir önemi var. garajistanbul'un fikir annesi ve babası Övül Avkıran ve Mustafa Avkıran'ın 1995 yılında kurdukları ve Türkiye'de çağdaş gösteri sanatlarının yapıtaşlarından olan 5.Sokak Tiyatrosu bu sokaktaki bir garajda kurulmuş ve adını da sokaktan almış. Bugün 5. Sokak Tiyatrosu'nun mekanı mefruşatçı olarak hizmet veriyor. Ekip mekanı gezip, garajistanbul'un tarihinde de bir yolculuk yapmış oldu. Muhabir'İn yapımcısı olan “10+” 5. Sokak Tiyatrosu'nun bugünkü ismi. 5. Sokak'taki köftecide köfte, piyaz yedikten sonra oyuna kadar vakit geçirildi.

Oyunda beklenenden daha az izleyici vardı. Anadolu turnesinin en zayıf seyircisi Antalya'da görülmüş oldu. Oyundan sonra fuayede bekleyen liseli tiyatrocular ve seyirciler Memet Ali Alabora ile tanışıp, fotoğraf çektirdiler.

Bir ay önce başlayan Muhabir Anadolu'da turnesi Antalya ile son bulmuş oldu. Ekip ertesi gün uçakla İstanbul'a döndü.


9 May 2009, Saturday, 20.30 – State Theatre Haşim İşcan Stage, Antalya, Turkey

The team spent a free time in Ninova Pension's beatiful garden until noon with the comfort of not obliged to wake up early in the morning. Meanwhile they have experienced one of the most attractive moment during the whole tour. The cat who couldn't find the attention she was looking for from all the tables during the breakfast started give birth. The team laid newspapers underneath the mother and tried to help her. Three kittens were born before they left the pension. They learned at night that two others were born and there weren't any problem during or after birth.

The team who left the pension, went to 5th Street to eat the famous “piyaz” (bean salad) and “sish kofte” (meatballs) of Antalya. 5th Street in Antalya has a unique importance for garajistanbul team. Övül Avkıran and Mustafa Avkıran, founders of garajistanbul, founded 5th Street Theatre in 1995 which was a milestone in Turkish contemporary performing arts in this street in a garage. It took the name from the street. Today the venue serves as a curtain seller. By visiting the venue the team also had a small journey to garajistanbul's history. The producer of Reporter “10+” is the name of 5th Street Theatre today. They have spent time until the play after eating kofte and piyaz at the restaurant in 5th Street.

There were less audience then expected. The weakest audience was in Antalya. Amateur actors from high school and some of the audience met Memet Ali Alabora and took pictures with him after the play.

Reporter in Anatolia tour which began a month ago ended in Antalya. The team traveled back to Istanbul the other day by plane.


33 Oyun - 33rd Play - Antalya


8 Mayıs 2009, Cuma, 20.30 – Devlet Tiyatroları Haşim İşcan Sahnesi, Antalya, Türkiye

4 saate yakın bir yolculuktan sonra Antalya'ya varıldı. Turnenin bu yolculuğundaki minibüs biraz daha küçük olduğundan malzeme ve ekip anca sığabildi. Ekip kaleiçindeki Ninova Pansiyon'a yerleşti. Burası eski bir konaktan dönüştürülmüş, çok şirin bir pansiyon.

Oradan sahneye geçildi ve hazırlıklara başlandı. Devlet Tiyatroları'nın Haşim İşcan Sahnesi küçük bir sahne ama gerek olanakları, gerekse teknik ekibinin çalışmasıyla son derece profesyonel bir yer. Sahnenin üst katında opera balenin büyük sahnesi var.

Akşamki oyunda seyirci çok azdı. Bütün turnenin en az seyircisi bu oyunda idi.

Oyunda yenen tavuk yüzünden ekibin canı uzun zamandır tavuk çevirme çekiyordu. Gökhan Avkıran ekibi Antalya'nın en iyi tavukçusu olduğunu söylediği “Parlak”a götürdü. Parlak'ın tavuk çevirmesi harikaydı.

Ertesi gün yine Antalya'da oynayacak olmanın rahatlığı ile ekip Ninova Pansiyon'a gitti.


8 May 2009, Friday, 20.30 – State Theatre Haşim İşcan Stage, Antalya, Turkey

After a 4 hour journey the team arrived in Antalya. The minibus in this journey was a little smaller than the others, so the team and the equipments hardly fitted in. They have settled in Ninova Pension in the castle. This is a very sweet pension which was transformed from an old house.

Then they moved to the stage and the set-up has started. Haşim İşcan Stage of the State Theatre is a small venue, but with its technical capacity and staff, it is a professional one. Upstairs is the big hall of State Opera and Ballet.

There was a very few audience at the play. It was the fewest of all the tour. The team wanted roasted chicken for a long time because of the chicken eaten in the play. Gökhan Avkıran took them to “Parlak” which he said is the best place to eat chicken in Antalya. The chicken was really delicious.

With the relaxation of playing in the same city the other day, they went to Nİnova Pension.

12 Mayıs 2009 Salı

32 Oyun - 32nd Play- Denizli



7 Mayıs 2009, Perşembe, 21.00 – Pamukkale Üniversitesi Konferans Salonu, Denizli, Türkiye

Sabah Muğla'dan yola çıkan ekip çok uzun olmayan bir yolculuktan sonra Denizli'ye vardı. Muğla Belediyesi'nin sağladığı araçla Pamukkale Üniversitesi'ne gelindi ve eşyalar bırakıldı. Denizli'nin yöresel yemeği olan tandır yendikten sonra saat 16.00'da oyunun oynanacağı salonda Üniversite'nin düzenlediği “Kariyer Günleri” kapsamında Memet Ali Alabora'nın yapacağı söyleşi için bütün ekip salona geçti. Söyleşiye öğrencilerin yoğun bir katılımı vardı. Söyleşiye Alabora'nın koyduğu başlık “Herşey karıyer mi?”ydi. Söyleşide Alabora kendi deneyimlerinden yola çıkarak öğrencilerle, kararlarını kariyerist bir tavırla vermemeleri gerektiği üzerine bir sohbet yaptı.

Söyleşiden hemen sonra oyun aynı salonda oynanacağı için hazırlıklara başlandı. Bu arada Alabora Üniversite'ye yakın bir yerde toplanmış olan Çallı yöneticilerin, idarecilerin ve iş adamların Çal'ın sorunlarını konuştukları bir toplantıya kısa bir süreliğine uğradı.

Oyunda beklenenden daha çok seyirci vardı. Bunun önemli nedenlerinden biri de çoğu öğrencinin oyundan, söyleşide haberdar olmasıydı. Oyundan sonra öğrencilerin büyük bir bölümü fuayede Alabora ile sohbet etmek için beklediler. Okulda sorunlar yaşayan bir tiyatro topluluğundan, daha önce Eve Dönüş filmi için gazetede yayınlanmış bir makale yazan bir gence, öğretmen adaylarından, Anadolu'nun çeşitli yerlerinden öğrencilerin sorunlarına kadar bir çok konuda sohbet edildi.

Akşam'ı Denizli'de geçiren ekip yoğunluktan Pamukkale'yi göremeden şehirden ayrıldı.



7 May 2009, Thursday, 21.00 – Pamukkale University Conference Hall, Denizli, Turkey

Departing from Muğla, the team arrived in Denizli after a pretty short journey. With the minibus provided by Muğla Municipality, they arrived at Pamukkale University and left the equipments. After having eaten the traditional meal of Denizli, “tandır” (lamp meat cooked in the oven) they moved to the hall which the play will be performed. Memet Ali Alabora had a conference in the same venue at 16.00 as part of the “Career Days” organized by the university. A great amount of students attended the conference. The title named by Alabora was “Is career everything?” During the conference, Alabora pointing his own experiences, discussed with the students about not giving all their decisions according to a careerist manner.

After the conference the set-up has started immediately, because the play was on the same stage. At the same time Alabora attended for a short while to a meeting of local administrators, businessman from Çal (a town in Denizli) where they were about to discuss the problems of the town.

There were more audience than expected. One of the main reason was that, most of the students heard the play during the conference. Many of the students waited Alabora to have a conversation at the foyer after the play. From a theatre group who had problems in the school, to a young person who wrote an article and published it in a newspaper on Alabora'a movie “Homecoming”, from students to become teachers, to the problems of young students from various parts of Anatolia, conversations on many subjects were made.

The team spent the night in Denizli and without seeing Pamukkale they had to live the city.

10 Mayıs 2009 Pazar

31 Oyun - 31st Play - Muğla










5 Mayıs 2009, Salı, 20.30 –Gazi Mustafa Kemal Kültür Merkezi, Muğla, Türkiye

Ekip sabah erkenden İzmir'de, Muğla Belediyesi'nin gönderdiği araç ve Kültür Merkezi'nin sanat programını yöneten ekiple buluştu ve Muğla'ya doğru yola çıktı. Muğla Belediye Başkanı Osman Gürün, geçen dönem yaptırdığı Kültür Merkezi'nin yönetimini İzmir'deki “advice” ve “no one” ajanslarının oluşturduğu bir konsorsiyuma vermiş. Anadolu'daki kültür merkezlerinde görülen en büyük eksik olan yönetim sorununa bu modelle bir çözüm getirilmiş. Kültür Merkezi'nin ana sahnesi birkaç teknik eksiklik dışında neredeyse dünya çapında. Dekoru sahneye taşıyacak bir yer yok. Bunun için büyük dekorları taşımak hayli zor. Bir tane ışık köprüsü olması da dezavantaj. Kültür Merkezi'nin dışardan görünüşü ve fuayesi oldukça etkileyici. Şehir dışından gelip bu boyutta bir kültür merkezini görenlerin çoğu şaşırıyor.


Ekip sahneye varır varmaz hazırlıklara başladı. Kendi perdelerini kullanmak yerine sahnedeki büyük perdeyi ve ona görüntüyü yansıtan çok güçlü projeksiyonu kullanmaya karar verdiler. Kültür Merkezi'ndeki gösterileri belediye kendi davet edip, tanıtım ve bilet satışı kendileri üstleniyorlar. Şehrin çoğu yerine yerleştirilmiş büyük boydaki panolarda “Muhabir”in afişleri vardı. 400'e yakın seyircini geldiği özel bir oyun oldu. Memet Ali Alabora daha önce Muğlalıların oynadığı “Dondurmam Gaymak” filminin oyuncu eğitmenliğini yaptığı için Muğlalar onu yakından tanıyorlar. Filmde rol alan çoğu kişi onu izlemeye gelmişti. Oyunun başlangıcında seyirciyi karşılayan ve onlara şarap ikram eden Alabora'yı gören film oyuncuları, öpmek, sarılmak için etrafını sardılar. Seyircinin bu yoğun ilgisinden sonra oyun başladı. Oyunun başlangıcındaki hava diğer oyunlardan biraz daha farklıydı. Tanıdık birini seyretmenin ve buna bağlı beklentilerin enerjisi salonda hissediliyordu. Oyun ilerledikçe seyircinin ilgisi de farklılaştı. Oyunun sonuna doğru salondaki genel hava ağırlaşmış, seyirciyi sessizlik kaplamıştı. Oyun bittiğinde en erken alkışlayan seyirci Muğla seyircisi oldu. Hatta oyun bitmeden alkış başladı. Oyun sonunda da filmin başrol oyuncularından Gülnihal Demir sahneye çıkıp Alabora'ya çiçek verdi. Salondan sahneye karanfiller fırlatıldı.



Oyundan sonra ekip, yine film oyuncularından Saadettin Ünsal'ın işlettiği Süpüroğlu tesislerine gitti. Belediye Başkanı Osman Gürün'ün davet ettiği tüm ekip, kültür merkezinin yönetimini üstlenmiş ajans sahipleri, nevi şahsına münhasır karakteri ile Akçapınar muhtarı Arap Şükrü lakaplı Şükrü Arslan ve Memet Ali Alabora'ya sürpriz yaparak oyun için Muğla'ya gelen Dondurmam Gaymak'ın yönetmeni Yüksel Aksu ve filmin yapımcılarından Tankut Kılınç keyifli bir yemek yediler. Osman Gürün sıcaklığı, herkese yakınlığı ile çok özel bir kişilik. Muğlalıların da başkanlarını çok sevdiği belli oluyor.

Oradan otele giden ekip ertesi gün bütün turne boyunca geçirecekleri tek boş güne uyanmak için odalarına çekildi.










5 May 2009, Tuesday, 20.30 –Gazi Mustafa Kemal Culture Center, Muğla, Turkey

The team met with the minibus sent by Muğla Municipality and the members of administration who are responsible from the artistic direction of Culture Center. Osman Gürün,Mayor of Muğla, gave the administration of the Culture Center that he made built in his previous term, to a consortium of two agencies from Izmir; “advice” and “no one”. A solution is brought by this model to the major problem that is examined in the culture centers of Anatolia. Except a few technical defects, the main stage of the culture center is almost worldwide. There isn't any place to load in. It is really hard to carry big sets. The stage has only one light bridge. The foyer and the overall view of the building is impressing. Most of the people who come outside the city and see such a building are surprised.

The team immediately started to set up once they reached to the venue. They decided to use the huge screen and the strong projection of the house. Municipality invites the groups to perform in Culture Center; they make the publicity and the ticket sales. There were posters of Reporter all around the city in small billboards designed for the publicity of Culture Center.

It was a special play which nearly 400 audience have attended. People of Muğla know Memet Ali Alabora closely, because he worked as the acting coach of the movie “I Scream, Ice Cream” (a movie made with the people of Muğla who where not professional actors). Many people who played in the movie came to the play. To kiss and hug, they have surrounded Alabora who welcomes and offers wine to the audience in the beginning of the play. The atmosphere was a little different from the other plays. The overall energy of watching a person closely known and the expectations according to this were felt in the hall. As the play developed, the interest of the audience started to change. Before the end of the play, the feeling in the hall became tense and a silence covered all the audience. When the play was over, the audience of Muğla applauded earlier then all the previous plays' audiences. They have even started before the play was over. During the applause one of the leading actors of the movie Gülnihal Demir went on the stage and presented Alabora a bucket. The audience threw gloves to the stage.

After the play, the team went to Süpüroğlu, a restaurant which is owned by Saadettin Ünsal, who also played in the movie. Reporter team, the owners of the agencies who are responsible of the administration, with his unique character the representative of Akçapınar Village, Arab Şükrü nicknamed, Şükrü Arslan and Yüksel Aksu, director of “I Scream, Ice Cream” who came to see the play and made a surprise to his friend Memet Ali Alabora, together with one of the producers of the movie Tankut Kılınç, were the guests of Mayor Osman Gürün, Osman Gürün is a unique person with his sincerity to everyone. It is very obvious that the people of Muğla love their mayor.

The team who were going to wake up to the only spare day of all the tour went to their hotel.

Muğla'dan bizi almaya gelen organizasyon yetkilileriyle İzmir fuar kapısı önünde buluştuk. Önce eşyalarımızı almak için Konak Sahnesi'ne geçtik aracı yükledikten sonra yola, hiçbirimizin beklemediği ilginç bir deneyimi yaşamaya Muğla’ya doğru harekete geçtik.

Muğla'ya geldiğimizde otele hiç uğramadan doğruca sahneye geçtik. Muğla Gazi Mustafa Kemal Kültür Merkezi gerçekten çok büyük ve etkileyiciydi. Özenle ve çok para harcanarak yapılmış bir kültür merkezi olduğu her haliyle belliydi. Tüm bu ihtişama karşı dik ve dar bir merdivenden inmek ve küçük bir kapıdan sahneye girilebilen dekor kapısı maalesef bu kadar kusur kadı kızında bile olur demeyi mümkün kılmıyordu.

Muğla çok şirin bir yer, göç mağduru olmayan il, kültürel yapısını hem insanlarında hem de binalarında koruyabilmiş. Şimdiye kadar tanıdığım ve gördüğüm en orijinal insanların memleketiydi Muğla. “Dondurmam Gaymak” masalının aslında gerçek olduğunu orada oturduğumuz yemek yediğimiz sohbet ettiğimiz her insanda gördük. Ekiple tanıştık. Neredeyse tüm ekip orada yaşıyor hala.

Sahnedeki hazırlıklarımız çok geç olmadan bitti. Günlerin verdiği tecrübe artık birçok işin seri halledilebilmesini sağlıyor. Sahnede kullandığımız projeksiyon makinesi bizimkinden iki kat daha güçlüydü, ilk defa o kadar net ve parlak bir görüntü almıştık gerçi biraz büyüktü ama olsun farklı bir deneyim olacaktı bizim için.

Oyun saati yavaş yavaş gelirken dışarıdaki kalabalık da git gide artıyordu. Nasıl bir şeyle karşılaşacağımızı az buçuk kestiriyorduk çünkü Memet Ali Muğlalıların çocuğu gibiydi Dondurmam Gaymak sürecinde yaşadıklarıyla paylaştıklarıyla gelen insanlar sanki lisede oğulları müsamereye çıkacak da onun heyecanını yaşıyor gibiydiler. Kapılar açılıp da insanlar içeri girmeye başladığında birden büyük bir kalabalık oluştu sahnenin önünde. Belediye başkanından Deli Özcan’ına bir sevgi yumağı oluştu birden Memet Ali'nin etrafında.

Oyun öncesi bu ortam oyun başlangıcından itibaren ilginç bir süreci başlattı. Nasıl tepki vermesi gerektiğine karar veremeyen seyirci, oyun başında yaşanan o karşılaşmanın etkisiyle sahneye çıkan oyuncu kan sahnesine gelene kadar kimi zaman kopuk kimi zaman havada bir süreç yaşattı kanımca. Kan sahnesi gerçekten bir arınma süreci oldu, ilk adımla birlikte salonda ki ve oyunda ki hava değişti ve sonrası da geldi güzel bir final oldu. Bekli de ilk defa Memet Ali bisikletle sahne arkasında kaybolur kaybolmaz müthiş bir alkış başladı. Selamda duygusal bir yoğunluk vardı, sahneye atılan karanfiller ve kendini tutamayıp sahneye çıkan ve Memet Ali'ye sarılan bir seyirci(dondurmam kaymak oyuncusu) Memet Ali'nin gözlerini yaşarttı. Fuayede çok uzun süre vakit geçirdik eski dostların vedalaşması uzun sürdü. Hepimiz için ilginç bir deneyim oldu.

8 Mayıs 2009 Cuma

30 Oyun - 30th Play - İzmir










4 Mayıs 2009, Pazartesi, 20.30 –Devlet Tiyatroları Konak Sahnesi, İzmir, Türkiye

Ekip ilk kez bir otelde ikinci gece kalacak olmanın ve şehirde dolaşabilmenin rahatlığı ile sabah dolaşmak için şehre yayıldı. Memet Ali Alabora arka arkaya iki söyleşi yapmak üzere önce Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gitti. Öğlen arasında hastane çalışanlarının tamamen doldurduğu salondaki söyleşiyi KESK'e (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonları) bağlı SES (Sağlık Emekçi Sendikası) İşyeri temsilciliği düzenlemişti. Söyleşide yeni bir politik hareket, sanat gibi konular üzerine ucu açık bir sohbet yapıldı. Söyleşideki çoğu kişi akşam oyunu da geleceklerini söyledi.

Oradan Ege Üniversitesi Hastanesi'ne geçildi. Bu söyleşiyi de SES İşyeri Temsilciliği düzenlemişti. Öğle arası olmadığı için katılım azdı, ama giderek katılımcılar arttı ve 100'yakın insana ulaştı. Aynı konular üzerinde yine sohbet şeklinde bir söyleşi oldu. Her iki söyleşide de katılımcılar daha sonra garajistanbul'un etkinliklerinden ya da bilgilendirilmelerinden haberdar olmak için e-postalarını verdiler.

Hastanelerden sonra ekibin bir kısmı Kızlarağası Han'ında buluştu. Bursa'da kırılan antika bardaklardan bulma ümidiyle antikacılara bakıldı ama istenilen bardaklar bulunulamadı. Acıkan ekip karnını doyurmak için ayaküstü bir yer ararken Kızlarağası Han'ının hemen çıkışındaki “Küçük Ev” lokantasını buldu. Bir karı-kocanın işlettiği bu şirin, ev yemekleri yapan lokantanın yemekleri, özellikle de kuru fasulyesi çok güzeldi. Yemekten sonra Han'ın fincanda pişen ünlü dibek kahvesi içildi.

Ekip 18.00 gibi oyun için salonda buluştu. Kurulum dünden yapılmış olduğu için fazla bir hazırlık yoktu. Son kontrol yapıldıktan sonra oyun saati beklendi. Seyirci bir önceki günden daha kalabalıktı. Salon tamamen doluydu. Oyundan sonraki uzun sessizlik bugün için de geçerliydi. Alkış çok güçlü ve uzun sürdü. Oyundan sonra daha fazla seyirci fuayede bekliyordu. Yapılan röportajlarda seyircilerin bazıları kendi hikayelerini samimiyetle paylaştılar.

Ekip oyundan sonra Konak'tan Alsancak'a kadar yürüyüp, kordonda biralarını yudumladıktan sonra Palm City Hotel'e döndü.







3 May 2009, Sunday, 20.30 –State Theatre Konak Stage, İzmir, Turkey

The team went to wander around the city in the morning, knowing that they will stay in the same hotel for the fist time. Memet Ali Alabora first went to Tepecik Education and Research Hospital for a conference. SES (Health Social Workers Union) which is a part of KESK (Social Workers' Unions Confederation) organized the conference which was completely full because it was at the lunch-brake. It was more like a big conversation rather than a conference where topics like a new political movement, arts were discussed. Many people said that they will come to the play at night.

After there, Ege University Hospital was visited for another conversation-like conference. It was also organized by SES. There was not a lot of people like the previous one because It was not the lunch-break. However people started to come and it was almost 100 people at the end. The same topics were discussed. People in both conferences shared their e-mails to be informed about garajistanbul's events and news afterwards.

After the hospitals a part of the team met in Kızlarağası Han. The antiquities were checked to find the glasses which were broken in Bursa, but there wasn't any like them. The team found a small restaurant when they were looking just to grab a bite. It was “Küçük Ev” (“Small House”) which a couple is running where you can find casseroles and many other wonderful dishes. After the meal the famous Turkish coffee which is heated in the cup was drank.

All the team met in the venue at about 18.00 for the play. There wasn't a lot of preparation because the set-up was made yesterday. After the last checks they started to wait for the play. The audience were more crowded than the day before. The hall was completely full. The long pause after the play also happened. The applause was very strong and lasted very long. There were more audience waiting at the foyer. In the interviews some of the audience shared their own stories very sincerely. After the play team walked from Konak to Alsancak had a beer and went to the Palm Cİty Hotel.

29 Oyun - 29th Play - İzmir










3 Mayıs 2009, Pazar, 20.30 –Devlet Tiyatroları Konak Sahnesi, İzmir, Türkiye

Bursa'dan sabah erken yola çıkıldı. Ekip Susurluk'ta tost ve ayran molası vermeyi ihmal etmedi. Saat 15.00 civarından İzmir Kahramanlar'daki Palm City Hotel'e ulaşıldı, eşyalar bırakıldı ve malzemeler sahneye götürülüp, hazırlıklar başladı

Konak Sahnesi, “birinci milli mimari Rönesans” olarak bilinen 1930'ların başına kadar devam etmiş mimari üslupla inşa edilmiş bir yapı. Yıllardır Devlet Tiyatroları sahnesi olarak hizmet veriyor. Oyunun hemen ardından 400 gün sürecek bir tadilata alınacak.

İzmir, Anadolu turnesinin en başından beri ilk kez iki gece üst üste oynanacak yerdi. İlk gece salon neredeyse tamamen doluydu. Oyundan sonra fuayede bekleyen seyircilerden anlaşılabileceği kadarıyla etkili bir oyun oldu. Seyirci oyun bitiminde Bursa'daki kadar olmasa da yine alkıştan önce uzun bir es verdi.

Ekip oyundan sonra bir İzmir turne klasiği olan çöp şiş yemeye gitti. Servet'te yenilen oyun sonrası yemeğin ardından otele gidildi.


3 May 2009, Sunday, 20.30 –State Theatre Konak Stage, İzmir, Turkey

The team departed Bursa early in the morning. They stopped for a toast and ayran (yogurt drink). Susurluk is famous of its ayran. About 15.00 they arrived in Palm City Hotel in İzmir Kahramanlar. They left their stuff in the hotel and moved to the venue for set-up.

The venue is a building from the architectural school “First National Architectural Renaissance” which ended in the beginning of 1930's. It has served as the venue of State Theatre for many years. It is going to be renovated after the play which will last for 400 days.

İzmir was the first city to be played two nights in a row. First night the hall was nearly full. The manner of the audience waiting at the foyer showed that the play had an effect. Not as much as Bursa but the audience again had a pause after the end.

The team went to eat çöp şiş (small sish kebabs) after the play as an İzmir tradition. After eating in Servet Restaurant they went to the hotel.

“Bir gün önceden kurulu olan sahnenin tadı hiçbir şeye değişmez”. Aynı şehirde ikinci kez oynayacak olmamız bizi oldukça rahatlattı. Yapmak zorunda olduğumuz şeyler büyük ölçüde hazır olduğundan bize de gezmek dolaşmak dinlenmek için bir nebze zaman kalmış oldu. Bize de İzmir’in güzelliğinden faydalanmak kaldı.

Bu rahat günün boşlukları özellikle “SES” (Sağlık Emekçileri Sendikası) yetkililerinin çabalarıyla iki söyleşi ile doldu. Memet Ali birisi Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi diğeriyse Ege Üniversitesi Hastanesi'nde gerçekleşen iki konuşma gerçekleştirdi. İlki oldukça kalabalık diğeri ilkine nazaran daha seyrekti ve iki konuşmada keyifli ve gözlem yapmaya elverişliydi. Söyleşilerde katılımcılar arasında liste dolaştırarak e-posta adresleri topladık ve neredeyse herkes adresini verdi.

Bu toplantılardan sonra biz de kendimize biraz vakit ayırdık ve tarihi “Kızlarğası Hanı” na közde pişmiş Türk kahvesi içmeye gittik. Oldukça keyifli geçen gün yavaş yavaş oyun saatine yaklaşıyordu.

Salon bir önceki güne göre daha kalabalıktı. Bir kaç tek koltuğun dışında boş yer yoktu. Oyunda çok tempolu ve güzeldi. Genel olarak İzmir seyircisi oyunu beğendi. Oyun bitiminde tüm salon ayağa fırladı ve uzun süre alkışladı. Dışarıda, fuayede son bir kaç oyuna nazaran daha verimli bir röportaj süreci yaşadık. Bunlardan özellikle “Kendi döşediği mayına basıp bacağı kopan askeri ameliyat ettiğini” hatırlayan emekli doktor çok etkileyiciydi.

Salondan çıktıktan sonra çok tatlı ve küçük bir ekip olarak sırtımızda çantalarımız kordona doğru yürüdük. Kordonda oturup bira içip patates kızartması yedik. Geçirdiğimiz zaman ve gittiğimiz yol arttıkça birbirimizi daha fazla tanımaya başlıyoruz fark ediyorum, daha fazla paylaşıyoruz.

Güzel bir İzmir gecesinde kordondan otelimize kadar yürüdük dondurmalarımızı yiyerek ve yolu tüketerek.

3 Mayıs 2009 Pazar

28 Oyun - 28th Play - Bursa









2 Mayıs 2009, Cumartesi, 20.30 –Tayyare Kültür Merkezi, Bursa, Türkiye

Ekip sabah garajistanbul'dan hareket etti. Yenikapı'dan feribotla Yalova'ya geçti. Yaklaşık bir saat sonra da Bursa'ya vardı. Bursa 'da önce tüm ekip Memet Ali Alabora'nın canlı yayın konuğu olduğu Radyo S'ye gitti. Radyodan çıkan ekip eski garın oradaki Uludağ Kebapçısı'na gitti. Uludağ Kebapçısı birçok yerde oldukça büyük şubeler açmasına rağmen, bu ilk ve salaş dükkanın yeri hala özel. Gelen hesap ekibi bir miktar şok etse de, iskender kebabın lezzeti damaklarda kaldı.

Kent Hotel'e eşyalar bırakıldıktan sonra otelin hemen karşısındaki Tayyare Kültür Merkezi'ne geçildi. Burası Belediye'ye ait ve çok amaçlı olarak kullanılıyor. Bursa Büyükşehir Belediye Tiyatrosu da oyunlarını burada sergiliyor. Işık köprüsü hariç teknik imkanları genel olarak yüksek seviyede. Salon aynı zamanda sinema olarak da kullanılıyor.

Oyunda seyirci çok yoğun değildi. Seyirci oyunu sonuna kadar ilgiyle izledi. Oyun bittiğinde birkaç dakika süren bir sessizlik yaşandı. Memet Ali Alabora sahneye döndüğünde, ışıklar da yandığı halde seyirci alkışlamakta tereddüt etti. Çıkışta göz yaşları içinde seyirciler vardı. Seyirci daha salonu tam olarak boşaltmadan, büyük bir tehlike atlatıldı. Sahnenin ağzı kadar geniş olan sinema perdesinin ipi boşaldı ve perde dekor olarak kullanılan masanın üzerine düştü. Hiçkimseye bir şey olmadı, ama bu olay biraz daha geç ya da erken olsaydı, yaralanma olabilirdi. Aksesuarlardan bazıları kırıldı.

2 May 2009, Saturday, 20.30 –Tayyare Culture Center, Bursa, Turkey

The team departed from garajistanbul in the morning. From Yenikapı by ferry they passed over to Yalova. After an hour journey they arrived in Bursa. First the team went to Radio S where Memet Ali Alabora was a live guest. Leaving the radio, they arrived in “Uludağ Kebapçısı” (Bursa is famous of its İskender (Alexander) Kebab which is made of “döner”) in the old central bus station. Although Uludağ Kebapçısı now has many branches around town, this little shop is still unique. The bill they paid shocked the team, but the taste of iskender kebab was unforgettable.

After leaving the stuff to Kent Hotel, they moved to Tayyare Culture Center which just across the street. The Municipality owns the venue, at it is used multi-functionally. Bursa Metropolitan Municipality City Theatre also perform their plays here. Beside the light bridge the technical capacity of the venue is very high. The venue is also used as a cinema.

There wasn't a very crowded audience. They watched the play with attention till the end. After the play there was a silence for several minutes. When Memet Ali Alabora returned to the stage and the lights were on, the audience hesitated to applause. There were audiences in tears after the play. Before the audience completely left the hall, a very dangerous thing happened. The stage wide movie screen fell down. Nobody was injured. But if this happened a little later or before, people might have injured. Some accessories were broken.


2 Mayıs sabah saat 8.30’dan itibaren ekip garajistanbul'da toplanmaya başladı. Hafif bir kahvaltının ardından son kontroller de yapıldı ve tüm ekibin de hazır olmasıyla saat 10.15 gibi garajdan hareket edildi. Yenikapı’dan binilen feribotla kısa sürede Yalova'ya ulaşıldı ve ardından yine kısa bir yolculuktan sonra Bursa'ya vardık. Bursa'da ki ilk durağımız Medya S yayın grubunun binasıydı. Orada yaklaşık yarım saatlik bir radyo programı gerçekleştirildi.

Yavaş yavaş acıkan ekip Bursa'da olmanın bilgisiyle daha önceden methini duyduğu Cemil ve Cemal Ustaların Uludağ Kebapçısı'na iskender yemeye gitti. Tüm ekip için hafızalardan silinemeyecek bir yemek oldu. Ekip, Bursa dendiği zaman artık o kebapçıyı hatırlayacak. Sindirilmesi zor bu yemekten sonra sahneye geçildi. Malzeme eksiltmek için yanımıza almadığımız masa ve sandalye oyundan önce bize kısa süreli bir kriz yaşatsa da geniş aramalar ve çevre esnafın yardımları sayesinde sorun giderildi. Tabi o masa oyundan sonra başına geleceklerden habersizdi...

Oyun başlamadan yaklaşık yarım saat önce neredeyse tüm hazırlıklar tamamdı. Dışarıdan alınan kahveler eşliğinde bir kaç dakika dinlenen ekip oyun için yerlerini almaya başladı.

Oyun 8.30 da başladı seyirci salonun dörtte üçünü dolduruyordu. Oyun iyi başladı tempolu devam etti ve gözyaşlarıyla bitti. Oyun sonunda salonda garip bir sessizlik vardı. İnsanlar donmuş gibiydiler. Işıkların açılmasına rağmen ilk an sessizlik devam etti ardından güçlü bir alkış. Tüm bunların ardından, Memet Ali içeri geçmiş, seyirci yavaş yavaş salonu terk ederken ve dışarıda röportaj için konuklarla konuşurken içeriden, sahneden büyük bir gürültü geldi. İçeri koşup baktığımızda sahne büyük beyaz bir perdeyle tamamen kaplıydı ve perdenin altı cam ve tabak kırıklarıyla doluydu. İlk an olayı anlayamadık herkesin iyi olduğuna emin olduktan sonra mesele ortaya çıktı büyük sinema perdesini taşıyan “tek” halat oyundan hemen sonra kopmuş ve o büyük perde sahnenin tam oyunda kullandığımız masanın ortasına, Daimi, Murat ve Turan'ın ayaklarının dibine, Memet Ali'nin selam verdiği yerin tam üstüne büyük bir gürültüyle düşmüştü. Masa ve üzerindekiler kırıldı. Masayı taşıyan demir iskeletin yamukluğu ne kadar büyük bir tehlike atlatıldığının kanıtıydı.

Tüm bunların ve salon çıkış kapısıyla bina çıkış kapısının çok yakın olmasının etkisiyle e-posta almak ve röportaj yapmak mümkün olmadı bir kaç e-posta adresi ve ancak iki röportaj oldu.

Birer çorbanın ardından otele döndük ve muhtemelen ne kadar şanslı olduğumuzu düşünerek hızlı başlayan turnenin ilk gününü bitirdik. Uyuduk.