Blog'a siz de yazın - You can write in the blog

Bu bloga herkes yazı, hikaye gönderebilir, lütfen muhabir@garajistanbul.org'a e-posta gönderin.
Everybody can send their articles, stories to this blog, please send e-mail to muhabir@garajistanbul.org

8 Mayıs 2009 Cuma

“Bir gün önceden kurulu olan sahnenin tadı hiçbir şeye değişmez”. Aynı şehirde ikinci kez oynayacak olmamız bizi oldukça rahatlattı. Yapmak zorunda olduğumuz şeyler büyük ölçüde hazır olduğundan bize de gezmek dolaşmak dinlenmek için bir nebze zaman kalmış oldu. Bize de İzmir’in güzelliğinden faydalanmak kaldı.

Bu rahat günün boşlukları özellikle “SES” (Sağlık Emekçileri Sendikası) yetkililerinin çabalarıyla iki söyleşi ile doldu. Memet Ali birisi Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi diğeriyse Ege Üniversitesi Hastanesi'nde gerçekleşen iki konuşma gerçekleştirdi. İlki oldukça kalabalık diğeri ilkine nazaran daha seyrekti ve iki konuşmada keyifli ve gözlem yapmaya elverişliydi. Söyleşilerde katılımcılar arasında liste dolaştırarak e-posta adresleri topladık ve neredeyse herkes adresini verdi.

Bu toplantılardan sonra biz de kendimize biraz vakit ayırdık ve tarihi “Kızlarğası Hanı” na közde pişmiş Türk kahvesi içmeye gittik. Oldukça keyifli geçen gün yavaş yavaş oyun saatine yaklaşıyordu.

Salon bir önceki güne göre daha kalabalıktı. Bir kaç tek koltuğun dışında boş yer yoktu. Oyunda çok tempolu ve güzeldi. Genel olarak İzmir seyircisi oyunu beğendi. Oyun bitiminde tüm salon ayağa fırladı ve uzun süre alkışladı. Dışarıda, fuayede son bir kaç oyuna nazaran daha verimli bir röportaj süreci yaşadık. Bunlardan özellikle “Kendi döşediği mayına basıp bacağı kopan askeri ameliyat ettiğini” hatırlayan emekli doktor çok etkileyiciydi.

Salondan çıktıktan sonra çok tatlı ve küçük bir ekip olarak sırtımızda çantalarımız kordona doğru yürüdük. Kordonda oturup bira içip patates kızartması yedik. Geçirdiğimiz zaman ve gittiğimiz yol arttıkça birbirimizi daha fazla tanımaya başlıyoruz fark ediyorum, daha fazla paylaşıyoruz.

Güzel bir İzmir gecesinde kordondan otelimize kadar yürüdük dondurmalarımızı yiyerek ve yolu tüketerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder